Bir bahara daha merhaba dedik. Ağaçlar açtı, kuşlar yuvasından çıktı, güneş bulutlu günlerin kasvetinden kurtulup içimizi ısıtmaya başladı. Baharın yemyeşil huzuru gönlümüze tekrar merhaba dedi. Yalnızlığımızın arkadaşı olan hayvanlar o soğuk kış gecelerinin ardından tekrar bizim yolumuza çıkıp yalnızlığımızı paylaşmaya başladı. Bulutlu kış gecelerinin ardından, yıldızlar yine merhaba dedi. Bir kış boyunca evine kapanan âşıklar, tekrar yıldızların göründüğü en güzel yere demir attılar. Birbirlerine bakarak, yıldızları şahit tutarak, yeniden aşklarının mevsimlik şarkısını dillendirdiler. Aşkın en önemli yeri olan o tanışma faslını tekrar tekrar anlattılar. Yıldızlar onlara baktıkça onlar yıldızlara bakıp sessizce konuştular.
Ağaçlar yeniden yaprak açtı, güller yeniden tomurcuk verdi. Bilmiyorum, sizin hayatınızda hiç size ait bir ağacınız oldu mu? Eğer oldu ise şimdi o ağaca misafir olmanın tam zamanı... Çünkü siz onu en son karla karışık bir yağmur sonrası terk ettiniz. Kışın sert iklimi karşısında onu yalnız bıraktınız. Yeşilini sevdiğiniz kadar kuru yaprağını sevmediniz. Ama şimdi o tekrar size kollarını açar gibi yapraklarını açtı ve size "hoş geldin" demeye hazır. Lütfen onu olduğu gibi bırakın; üzerine isminizin baş harfini ya da sevdiğinizin ismini yazmayın. Ne olur onun üzerine kalp yaparak, onun kalbine bir hançer saplamayın, unutmayın onun da bir kalbi var. Kalpler ancak birbirini sevdiği sürece âşık kalır.
İstanbul…Bahar…Ve
baharın içinde kediler... Kediler İstanbul’un en önemli simgelerinden biridir. İnsan
bazen yakınında bulamadığı dostluğu bir kedide bulabilir. Onu kucağına alıp,
okşayabilir, uzun bir kış uykusundan sonra ona sımsıcak kucağı ile baharın
müjdesini verebilir. İstanbul’da bahar kedisiz, kedi baharsız olmaz. Yeşil bir
doğanın içinden rengârenk gözleri bir başkadır onların. Biz ve kediler daima
bir dostuz ve hep dost kalmaya mecburuz. Çünkü biz ve kediler bu şehrin ortak
sahipleriyiz.
Bak ne güzel açtı ağaçlar... Kuşlar geri geldi ve ötmeye başladı... Bir fotoğrafa binlerce liramızı verirken bir doğaya karşı bir fotoğrafın değerini yıllarca saklarız biz.Bunca şeye rağmen neden bu doğa katliamı. Söyler misin? Bu dünyayı doğa güzel kılarken neden biz doğa karşısında sürekli çirkinleşiyoruz?
Biz insanoğlu hep değişiriz... Bu bizim doğamızda vardır. Biz değişmekle kalmaz hep değiştirmek isteriz. Sürekli bir yerlerde bizim ayak izlerimiz olsun isteriz. Doğa bizim egomuzdan büyük ve güçlü olmasına rağmen biz onu hep küçük egolarımıza ve acımasızlığımıza kurban ederiz. Sahiplik kültürümüz yoktur bizim. Bir ağaç insanlığa binlerce yıl gölge yaparken biz ona 20 yıllık hayatımızda iyi bir bekçi olmayız. Biz zavallı ve ahmak insanlar, en acımasız doğayı hep kendimize düşman ilan ederiz. Bir ağacın, bir dalın, bir yaprağın kıymetini bilmeyiz. Bir kitaba milyonları verirken bir ağacın milyonlarca kitap olduğunu unuturuz. Biz, dar kalıplarda yaşayan insanoğlu, doğaya hep bir kalıp vermeye çalışırız.
Huzurlu ve mutlu bir bahar ve yaz dönemi diliyorum. Sevdikleriniz ile mutlu yarınlar geçirin inşallah. Dilim döndüğünce bir şeyler anlatmaya çalıştım. Bu güzel bahar gününde vaktinizi çaldım ise hakkınızı helal edin. Vesselam...
x
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder