Yaşadığımız toplumun her anında hepimiz her gün yüzlerce reklam imgesi görürüz. Karşımıza bu denli sık çıkan başka bir imge olmadığını düşünüyorum.
Tarihte hiçbir toplum böylesine kalabalık bir imgeler yığını,böylesine yoğun bir mesaj yağmuru görmemiştir. Özellikle dijital bir çağda yaşadığımız şu dönemde gözlerimizi ne tarafa çevirsek bir reklam imgesi ile karşılaşmamamız mümkün değil.
Insan bu mesajların ne kadarını aklında tutar ne kadarını tutamaz bu tartışılır bir konu. Ama yine de okumadan,görmeden edemez. Mutlaka verilen reklamdan bir anlam bir gelecek bir geçmiş çıkarmaya çalışır.
Tecimsel reklamların bitmesini beklerken televizyon reklamları çarpar bir anda gözlerimize. Birinden kurtulmadan birinin kurbanı olur zihnimiz. Hiç durmadan yenilenip durmaları, zamana uydurulmaları bakımından da anlıktır reklam imgeleri. Biz dururuz ama onlar durmak bilmez. Gazete sayfalarında,dergi içeriklerinde,dizi aralarında ve afişlerin üzerinde... Hayatımızın her anındadırlar. Rahat nefes alamayız.
Reklamın insana özgür seçme hakkı verdiği sanılır. Firmaların adeta en iyisini yapmaya çalışmak için savaştıkları,küçük savaş alanlarıdır reklamlar. Her firma kendi ürününü en iyi şekilde tanıtmaya ve en fazla kitleye ulaşmayı amaçlar. Peki, gerçekten reklamlar bize özgür seçme halkı sunuyor mu? Bu soruya kısmen de olsa belki evet cevabı verilebilir.
Evet,reklam size yeni bir nesne alarak,sizin bir bakıma daha zenginleştirecektir, her ne kadar onu almak için paranızı verip biraz daha yoksul duruma düşecek olsanız bile! Küreselleşen ekonomi dünyasında cebimizden çıkan para için çok üzülmeyiz,çünkü almış olduğumuz nesne ile insanlardan bir adım daha önde olduğumuzu hissederiz...
Aldığımız ürünler sayesinde kıskanılmayı isteriz. Çünkü bir reklâmın en önemli amacı kurbanının diğerlerinden üstün göstermek ve diğerleri tarafından kıskanılıyor olmasını sağlamaktır. Reklamcılık çekicilik üretme sürecidir...
Reklam sayesinde aldığımız nesne, egomuzu biraz daha tatmin edebiliriz. Toplum içinde baskın duygularımızı biraz daha üste çıkarabiliriz. Bir süre önce afişte görüp de aldığımız nesneyi artık kendi üzerimizde reklamını yaparız. Bir bakıma artık bizde bir reklam imgesi oluruz. Bir zamanlar eleştirdiğimiz ama sonunda dayanamayarak paramızı verdiğimiz nesnenin en önemli tanıtıcı imgesi biz oluruz. Bütün imkanlarımız ile tanıtıcı reklam oluruz. Artık nesne afişlerden bizim üzerimize yüklenmiştir. Endüstriyel aşık olma yolunda adıma dım ilerleriz.
Bir toplumu anlayabilmek o toplumun afişlerinde asılı olan reklamları anlatmaktan geçer. Çünkü,bir reklam bir toplumda olan ihtiyaca göre hazırlanmıştır. Reklamın dili toplumun hafızasını yansıtır bir bakıma. Reklamın sunduğu görsel etki, toplumun geleceğe bakışındaki aynadır aynı zamanda. Çünkü reklamda ya gelecek vardır ya da geçmiş. Geçmişler, geçmişte kaldığı için reklamlar her zaman geleceğe göre dizayn edilmiştir.
Reklam, bir toplumun değerlerinden uzaklaşmasında en önemli etkendir. Çünkü reklam demek yenilik demektir. Reklam üzerinde eskiye ve eskiyecek olana kesinlikle yer yoktur. Reklam,her zaman kişiyi toplumdan bir adım daha öne taşımayı amaçlar. Kişi, bir adım daha öne çıkarak geçmişine bir Kılıç darbesi daha saptamıştır.
Elimiz verdiğince, dilimiz döndüğünce bir şeyler anlatmaya çalıştım. Umarım,siz değerli dostlarımın bakış açılarına bir damla da olsa zenginlik sunmuşumdur.
Saygı ve Sevgiyle Mutlu Kalın... Vesselam.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder