19 Mayıs 2014 Pazartesi

KİMİN DUA ETME HAKKI VAR

Soma'da yaşanan maden kazanası sonrası herkes yer yerde acısını belli eden tepkiler verdi. Ama en güzel ve en acı tepkiyi de maden de hayatını kaybeden madencilerin yakınları ve arkadaşları verdi. Bu acılı günde dua etmeye herkesin hakkının olmadığını gördüm. Başta dua samimiyet ister, başta dua derin bir inanış ister. Duada amalara kesinlikle yer yoktur. Dua bir vicdanın sesinin yaradana iletilmesidir. Vicdanımızda ve kalbimizinde olmayan bir şey için samimi olmayız. Maden kazasında hayatını kaybeden acılı insanların en çok hakkıdır dua etmek. Ve bir de olanlara tepki gösterip gözyaşlarına hakim olamayan insanların hakkıdır dua etmek. Bu acı olay karşısında tek bir zümrenin dua etmeye hakkı olmadığını düşünüyorum. Onlar bu acı olayı izleyip de hala bir sorumlu bulamayan kişiler. Onlar, tarihimizdeki bu acı olay karşısında partizanlık yapan kişiler. Onlar vijdanları ile akıllarının arasına sıkışıp kalan çıkarlarına sarılan kişiler.Onalr kazada ihmal var deyip cümleye "AMA"lar ile devam eden kişiler. Onlar gözler önünde yaşanan bu acı olaya duyarsız kalanlar için tek kelam etmeyen kişiler. Onlar kısaca vicdan damarları susuzluktan kuruyan kişiler.

Yazık çok yazık... Size değil benim dinimin sömürü haline gelmesine çok yazık. Yazık ki ne yazık. Annem babam bana dini böyle öğretmedi. Yazık ben efendimin örnek hayatından adaleti böyle öğrenmedim. Ben onun bir kişi karşısında yargının açıp gel işte bende olan hakkını al diyerek karşısındaki müslümana bakışını hayal ederken, hayalimi saptırmalardan utanmaya başladım. Adeler neydi nereye geldi...

ÖZÜR

 "Halkın hayatından ve güvenliğinden sorumlu bir devlet başkanı olarak insanların çektiği acılar için yürekten özür diliyorum" Bu sözler Türkiye'de 301 vatandaşımızın hayatını kaybettiği maden kazasının ardından yapılmadı. Bu sözler, Güney Kore'de hayatını kaybeden 300 vatandaşın ardından geldi. Ki daha önce başbakan istifa etti. Maalesef bizim siyasi parti temsilcilerimizden bir özür gelmediği gibi hayatını kaybeden insanlarımızın alın terinden sorumlu bakan ve bakan
yardımcılarımızdan da bir istifa gelmedi. İşte bizdeki demokrasi ve insan hakları ile başka ülkelerde olan demokrasi ve insan hakları...

İSTERDİM Kİ
Türkiye tarihinde en büyük maden kazasını yaşadı ve 301 işçimizi göz göre göre maden ocağında ölüme gönderdik. Yaşanılanlar karışısında bütün ülke yasa boğulduk!!! Diye düşünüyorum ki duyarlı bir toplum olduğumuz her türlü anlaşılıyor. SMS ile duaya davet ediyoruz... Facebook üzerinden fatiha okuyoruz... yardım kuruluşları olarak yarışır mahiyette yardım miktarları açıklıyoruz...

Isterdim ki millet olarak bir fon kuralım ve orada hayatını kaybeden vatandaşlarımızın geride bıraktıkları ailelerine bundan sonra maddi manevi desteğimizi hissettirelim...
İsterdim ki  tomanın ve polisin olmadığı bir yerde sağduyulu bir şekilde bütün vatan bir araya gelip anma töreni yapalım...
Isterdim ki ülke olarak bir kamuyoyu oluşturalım ve sorumlular kim ise sonuna kadar yargılansın...
Isterdim ki en azından sorumlu bakan ve bakan yardımcıları istifa etsin ve hiç olmazsa ülkemizde vicdan mekanızmasının işlediğini görelim...

ÖZEL BIR GÜN İLAN EDELIM
Ve en önemlisi isterdim ki bu acı kazayı yaşadığımız gün, Türkiye'de Özel bir gün ilan edilsin ve her yıl o kardeşlerimizi analım ve bir daha bu tür kazaların olmaması için özellikle de her 13  Mayıs'ta madenlerdeki hayat standartlarını tekrar tartışalım. Ama biz ülke olarak insana en az değerin verildiği bir ülke konumundayız. Keşke insanı yaşatsak da devlet onunla beraber yaşasa. Keşke devletin imkanları insalar için köle olsa da insanların alnının teri devlet için intikam olmasa.

Vesselam.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder