Bu haftaki durağım İstanbul Balat… Balat, İstanbul’un
gezilmeye değer en önemli mahallelerinden birisidir. Eskiye dair her şeyi orada
bulabilirsiniz; kapı önü muhabbetler, sokak arası futbol oyunları, köylerin
mini marketleri olan bakkallar, dışarıya çıkmış soba borusundan duman tüten
renkli evler ve okşamaya ve sevmeye hatta onlarla oyun oynamaya fırsat
ayırabileceğiniz minik çocuklar…
Bütün bu güzellikler bu şehre ait. Tam da özümüzden
yavaş yavaş kopmaya başladığımız şu günlerde bu güzellikler fazlası ile
görülmeye değer. İsterim ki bu güzellikler hep bu şehre ait olarak yaşasın. Bazı yerde kültürel kopuşlar yaşanırken bir yer de bizi o kopuşlardan kurtarsın.
İstanbul denilince akla belki buralar gelmeyebilir; çünkü buralar mahalle
sakinleri hariç terk edilmiş durumda. Mahalle aralarından geçerken ister istemez
çok faklı duygular hissediyorsunuz.
İpe elbise asmayı ve asılan elbiselerin çalınmasını en son
Kemal Sunal’ın oynadığı filmlerde görmüştüm galiba. Elbette şimdi elbise çalan
yok; ama yüksek binaların balkonlarından kurtulamayan elbiseler, burada bazı
mahalleli tarafından uygun yerlere asılarak kurutuluyor.
Ve en önemlisi sevmeye ve vakit geçirmeye doyamayacağınız mahalle arası çocukları... Çocukların tebessümleri arasında geçiyor seyahatiniz.Onların siz fotoğraf çekerken , "Beni de çeker misin?" gibi bakışları sizin onları çekmenize ve onları mutlu etmenize yetiyor da artıyor da.
Son olarak Balat’ın tarihi hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. Balat, stanbul tarihinde Balat'ın özel önemi, İspanya'dan gelen Yahudilerin buraya yerleştirilmesi ve yakın zamanlara kadar buranın başlıca Yahudi mahallesi olarak varlığını sürdürmesidir. Ayrıca Yahudilerin Balat çevresine yerleşmeleriGürcistan Yahudilerini de bu bölgeye çekmiştir. İspanya'da Engizisyon'dan kaçan Sefardim kolundan Yahudiler II. Bayezid'in davetiyle İstanbul'a gelmişlerdi.
Balat Yahudileri 1950'lerden itibaren İsrail'e göçmüşlerdir. Kalanlar da şehrin başka semtlerine taşındıklarından Balat'ta çok az sayıda Yahudi kalmıştır